Ludwig, bu romantik ortaçağ şatosunu çok sevdiği dostu Wagner’in onuruna yaptırdı, bir mimarla değil de bir sahne tasarımcısıyla çalıştı ve şatonun Wagner’in yazdığı operalardan sahnelerle süslenmesini istedi. 1867’de Romanesk stilde yapımına başlanan şato, Ludwig’in birçok projesi gibi tamamlanamadı, Wagner öldü, Ludwig ise bu muhteşem mekanda sadece 170 gün geçirebildi. Tabanı 2 milyon parça mozaikle yapılan, Bizans kilisesi tarzındaki taht odası, gotik kilise kulelerine benzetilmeye çalışılan yatağın üst kısmı için 14 ahşap ustasının dört yıl boyunca çalıştığı kralın yatak odası, 100 farklı kuğunun tasvir edildiği oturma odası, Ludwig’in Wagner’in Tannhauser efsanesi üzerine yazdığı operadan esinlenerek şatonun içine yaptırdığı mağara, şatonun 4. katını kaplayan ve Tannhauser’in efsanevi şatosunun bir kopyası olan, tavanı 96 parçadan oluşan Şarkıcılar Salonu şatonun en can alıcı bölümleri. Şatonun uzaktan en güzel görüntüsü, Ludwig’in annesi için inşa ettirdiği demir Marien Köprüsü’nden.
Giriş için kişi başına 9 euro ödedik.
Giriş için kişi başına 9 euro ödedik.
Şatoya biletlerimizi alıp patikalardan birinden yürüyüşe başladık. Patikalardan biri diyoruz çünkü değişik yürüyüş rotaları var kimi 20 kimi 40 dakikalık. İsterseniz bisiklet ile, bir otobüs yada atların çektiği bir araba ile de yukarı çıkabiliyorsunuz. Otobüsün çıkış fiyati 2 iniş fiatı ise 1 euro.
Şatoya bir rehberin ve audio guide denilen sesli elektronik rehber eşliğinde giriyoruz. Her biletin üzerinde bir giriş saati yazıyor. Gezi yaklaşık yarım saat sürüyor. Şato gercekten bir kral şatosu...
Şatoya bir rehberin ve audio guide denilen sesli elektronik rehber eşliğinde giriyoruz. Her biletin üzerinde bir giriş saati yazıyor. Gezi yaklaşık yarım saat sürüyor. Şato gercekten bir kral şatosu...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder