27 Ağustos 2011 Cumartesi

Schwangau

Dört gölle çevrili SCHWANGAU, "Kraliyet Şatolarının Kasabası" olarak tanınıyor. Dağların eteğindeki, dünyaca ünlü iki kraliyet şatosu Hohenswangau ve Neuschwanstein, 19. yüzyıla ait mimarileri kadar hikayeleriyle de ihtişamlı yapılar.
Çevrede iki önemli şato var.
Yaradılış olarak sanata özellikle de müziğe olan düşkünlüğüyle bilinen Bavyera Kralı II. Ludwig’in politik entrikalardan kaçmak ve hayalindeki hayatı yaşamak için yaptırdığı Neuschwanstein Şatosu (Schloss Neuscwanstein), Alpler’in eteklerinde Micky Mouse filimlerinden görmeye alışkın olduğumuz görünümüyle son derece etkileyici görünüyor. Sisli günlerde gerçeküstü görüntüsü daha da belirginleşen şatonun iç mekanları ise film platosu gibi. Özellikle kralın çok sevdiği Wagner’i dinlemek için tasarlattığı ‘Şarkıcılar Salonu’ büyüleyici. Ekonomik olarak kralın iflasına neden olan şatoda, II. Ludwig ancak 170 gün yaşayabilmiş ve Wagner’i de hiçbir zaman dinleyememiş.
Derli toplu şirin bir kasaba olan Füssen’de ayrıca 15. yüzyılda yapılan ve piskoposların yazlık ikametgahı olarak kullanılan saray yavrusu Hohe Schloss’u (Hohenschwangau) görebilirsiniz. Yapının iç avlusundaki duvarları süsleyen pencereler, cumbalar ve bunların üçgen çatıları gerçek gibi görünse de aslında üç boyutlu boyamanın benzersiz örnekleri.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder